Gözlük camlarınıza gelen ışıkların bir kısmı , yansıma olarak geri döner. Bu yansımalar, bildiğimiz gibi sadece gözlük camlarında değil; otomobil camları ve pencere camlarında da görülür. Bu yansımalar ve parlamalar, gözlük kullananlar için, camın hem iç yüzeyinde, hem de dış yüzeyinde oluştuğundan, son derece rahatsız edicidir. Camın yüzeyinde oluşan bu ışık parlamaları ve yansımalar, ışık geçirgenliği ve net görüşü oldukça azaltır. Antirefle gözlük camları size daha net bir görüş sunar. Antirefle kaplama: Gözlük camlarının yüzeyine yüksek vakum teknolojisi sayesinde kaplanan, birçok ince tabakadan oluşur. Antirefle kaplamaların fiziki özellikleri, ışığın, camın yüzeyinde yansımaları en az düzeye indirmek veya karşı yansımaları tamamıyla yok etmek üzere hesaplanmıştır. Camın yüzeyindeki yansıma ne kadar az ise, antirefle kaplamasının kalitesi o kadar yüksektir. Örnek vermek gerekirse; hiç kaplaması olmayan bir camda yaklaşık % 6 bir ışık yansıması meydana gelir, ancak yeni nesil Antirefle camlarda ise bu oran % 0.6 ya düşer. Camda ne kadar az yansıma varsa, o kadar da yüksek ışık dolayısıyla görüntü geçirgenliği vardır. Biliyoruz ki, görüntü ışıkla gelir. Yandaki resmin üst kısımındaki antireflesiz, alt kısımdaki ise antirefle kaplamalı gözlük camının dıştan görünüşüne örnektir.
Gözlüğümüz en iyi gözümüzde iken muhafaza edilir. Gözümüzden çıktığı andan itibaren risktedir. Çocuklar tarafından zarar görmesi muhtemeldir. Bir de gözümüzde gözlük yokken az gördüğümüz için gözlüğümüz tehlikededir. Gözlüğümüzü çıkardığımızda rahat bir kılıfın içine koymalıyız. Bu kılıf içinde gözlüğümüz baskı görmemelidir. Ayrıca kılıf içinde kağıt, mendil, temizleme bezi olmamalıdır. Gözlüğümüzü çok sıcak , çok tozlu ortamlardan uzak tutmalıyız. Temizlik de titizlikle yapılmalıdır. Organik camlar daha hassastırlar. Çizilmeye ve sıcağa karşı organik camları hassaslığı ölçüsünde korumalıyız. Gözlüğü silmeden önce tozlardan arındırmalıyız. Bezimizde ya da camın üstünde bulunan tozlar biz temizlerken zımpara işlevi göreceklerdir. Önce traş fırçası gibi bir materyal kullanarak camları temizlemeli daha sonra pamuklu bir bez ya da kağıt havlu kullanarak gözlüğümüzü kurulayabiliriz. Mineral camlar daha az hassas olsa da yine organik camlar gibi temizleyebiliriz.
Göz merkezli çalışmalarda ya da etkinliklerde gözlerimizi dinlendirmeliyiz.Gözlerimiz etkin olduğu durumlarda daha az açılıp kapanmaktadırlar.Bu da gözlerimizin beslenmesini azaltmaktadır. Çünkü gözümüzü besleyen unsurlardan en önemlileri sırasıyla gözyaşı ve oksijendir. Gözümüzün açılıp kapanması da gözyaşını azaltır. Göz kızarıklıkları ve kurumalar olur.
Gözleri yoran aktiviteler:
Görme problemi olmayanlar bile yılda bir kez göz muayenesi olmalıdırlar. Gözlük kullananlar ise yılda en az bir kere mutlaka gitmelidirler. Kontak lens kullananlar için bu süre daha kısadır. Çünkü gözde kişinin fark edemediği patolojik olgular gelişebilir. Çocuklar, hiç olmazsa okula başlarken göz muayenesine götürülmelidirler. Büyüme çağında ise 6 ayda bir muayene olmakta yarar vardır.
Zayıf gözler genellikle kırma kusuru olan gözlerdir. Bu da genellikle gözün önünde bulunan kornea dediğimiz şeffaf tabakasının eğimi ile göz küresinin uzunluğu arasındaki farka bağlıdır. Gözlük, basitçe ifade etmek gerekirse; göze gelen ışınların yönünü değiştirir ve görüntünün retinaya yani gözün gören tabakasına düşmesini sağlar. Gözlük takmakla gözde fiziksel bir değişiklik olmaz.Gözlük takmak veya takmamak gözde mevcut olan kırma kusurunu değiştirmez. Bundan “gözlük takılsa da olur takılmasa da.” sonucu çıkarılmamalıdır. Eğer kırma kusurunuz varsa mutlaka gözlük takmalısınız.Çocuklarda tembellik ve şaşılık hariç, gözlük, tedavi aracı değil bir protezdir (kulaklık gibi). Gözlük kullanırsak iyi görürüz ancak kullanmamamız halinde de numaramız artmaz. Uzun süre yanlış numara kullanılmasının; alışkanlık yapmak ve astiğmatı artırmak gibi sakıncalar vardır. Gözlük varolan fiziksel bozukluğu düzeltmez. İşlevi bellidir. Gözlük; takıldığında mevcut olan kırma kusurunu düzelterek görmeyi sağlar.Gözlük takmamaya bağlı baş ağrıları ve yorgunluk gibi şikayetler ortadan kalkar.
Gençler yaşlılara göre az ve loş ışıkta daha iyi görür ve ebeveynleri için yeterli olmayan ışıkta gayet rahat okuyabilirler. Rahat görüyorsanız az ışıkta da okuyabilirsiniz.
Televizyon seyrederken aşırıya kaçılmamalıdır. Saatlerce tv seyretmek yorgunluğa sebep olabilir. Dinlendikten sonra bu belirtiler ortadan kalkacaktır.
Son yıllarda en çok tercih edilen gözlük çerçeveleri titanyum olanlarıdır. Biraz daha pahalı olmasına rağmen titanyumu tercih etmemizi gerektiren birçok sebep vardır:
Göz hastalıkları alanında 9-10 çeşit lazer kullanılmakta olup, rekraksiyon kusurlarının tedavisinde kullanılan türü Excited Dimer kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş "Excimer lazer" adını almaktadır. Bu nedenle rekraksiyon kusurları düzeltmek için kullanılan lazerden bahsederken "göz lazeri" deyimini kullanmak hatalı olup, diabetik retinopati (şeker hastalığına bağlı retina hasarı), glokom (göz tansiyonu), göz tümörleri, gözyaşı yolları ameliyetları, gözkapağına ait estetik ameliyatlar ve katarakt ameliyatı sonrası lens kapsülüne ait bulanıklıkları temizlemek için kullanılan, her biri diğerinden farklı olan lazer türleri bulunduğunu, hepsine de göz için kullanılan lazer türleri olduğunu dikkate almak yerinde olacaktır.
Excimer lazerin rekraksiyon kusurlarının tedavisinde kullanımına, Ekim 1995'ten itibaren Amerikan Gıda - İlaç Yönetim Kuruluşu (FDA) tarafından belirli dioptrideki miyopi olgularında, ardından 1997'de belirli dioptride astigmantizma olgularında onay verilmiştir.Ardından hipermetropi olgularına da onay verildi.
Hızla gelişmekte olan lazer teknolojisi ve ondan da hızlı gelişen bilgisayar teknolojisinin desteği ile, Excimer lazer ile yapılan ameliyatlar, çok yüksek başarı düzeylerine ulaşmıştır. Bir saç telinin yaklaşık 40-50 mikrometre (mikron) ve lazer ile yapılan kesilerin 1 mikrometre hatta daha küçük boyut ayrımında olduğunu dikkate alırsak, lazer ile yapılan cerrahilerin kelimenin tam anlamıyla "kılı kırk yaran hassasiyette" olduğunu söylemek çok yerinde olur.
Ancak tıbbın genel prensiplerinden biri "hastalık yoktur, hasta vardır" diğeri ise "hiçbir tıbbi girişimde % 100 başarı olmadığı" gerçeğidir. Bıçak ne kadar modern ve ne kadar hassas olursa olsun, kişinin yara iyileşmesi ve ilaçlara verdiği yanıtın tedavinin başarısını etkileyen, kontrol edilemeyen faktörler olduğunu unutmamak gerekir. Bilgisayarla yapılan ölçümler ve lazerle yapılan kesilere karşın, arzu edilen rekraksiyon düzeyine her hastada ulaşılamıyor olmasının bir nedeni de bu faktörlerdir.
Hem % 100 istenilen refraksiyon konumuna ulaşma gayretleri, hem istenmeyen yan etkiler (ameliyat sonrası keratokonus gelişi, uzun süreli veya kalıcı olabilen kornea bulanıklığı, kamaşma, gece miyopisi ve görme kalitesinde kayıp) bu mükemmel teknoloji destekli ameliyatları da geliştirme çabalarının temel nedenidir. Fiyatı milyon dolara varan cihazların, neredeyse iki yılda bir ciddi upgrade (yükseltme), 4 yılda bir tamamen yeni bir cihazla değişime gitmesi halen kusursuza ulaşılmadığının da işaretidir.
Miyopide en iyi başarıya sahip olan bu ameliyatlar, astigmantizma ve hipermetropide o denli başarılı değildir. Ayrıca, halen presbiyopi (45 yaşından sonra okuma gibi yakın işlerinde lensin uyum yapma gücünün eksikliğine bağlı güçlük) konusunda kendisini ispatlamış bir çözüm bulunamamıştır. Yani 2 - 4 dioptri kadar miyop olan ve 45 yaşını aşmış bir kişinin uzağı gözlüksüz net görmesi için yapılan başarılı işlem, o kişiyi artık gazete - kitap - cep telefonu yazıları - çek - senet okurken, gözlük takmaya mecbur kılacaktır. Buna karşın o kişinin ameliyat olmaması durumunda ömür boyu yakın işlerinin tamamını gözlüksüz yapacağı kesindir. Yani 40 - 45 yaş ve üstünde, 2 - 4 dioptri miyopisi bulunan bir kişinin, miyop ameliyatı olması, uzak gözlüğünü atıp, yakın gözlüğü takmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Yüksek dioptrilerde kırma kusurları bulunduğu için gözlük veya kontakt lens gibi alternatiflerden rahat şekilde faydalanamayan olgularda, bu ameliyatların çok büyük hayat kolaylığı yaratığını görmekteyiz. Ancak, tıbbın en modern donanımıyka uygulanan ve muhtemelen en yüksek başarı oranına sahip olan bu ameliyatların, halen gelişme sürecinde olduğuna ve gelişme sürecinin de çok hızlı olduğunu dikkate almak yerinde olacaktır. Bu nedenle, bilgisayar destekli lazer teknolojisinin gelişmini bekleyebilecek, düşük rekraksiyon kusuruna sahip kişilerin, beklemekle hiçbir şey kaybetmeyecekleri, ama belki daha iyi ve daha başarılıyı elde edebilecekleri açıktır.